24 Temmuz 2011 Pazar

BEŞİNCİ TÜP-Mıchael Palmer

     Michael Palmer imzalı kitabı okuduktan sonra bir film izledim.. Ve dedim ki senarist bu kitabı okudu ve etkilendi.Kesin!! Önce kitaptan bahsediyim de en son size filmi söyliyim.Bakalım siz de evet benziyor diyecek misiniz??

    Orjinal ismi the fifth vial kitabımızın.. Tıbbi macera kitabı..  Natalie Reyes isimli eski milli atlet hayatı boyunca zorluklarla mücadele etmiş, inatçı , tabiri caizse dişli bir bayan.. Metropolitan hastanesinde acil serviste çalışırken Cliff Renfro yla haklı olan bir çatışmasından sonra işleri zorlaşmaya başlar.Aslında Renfro haksızdır.Ancak güç ondadır.Gücü olan insanların haklılıkları haksız bile olsalar ne yazık ki hastanelerde geçerlidir.Acil servis işi bitmiş, okulu bitirmesi bile kurula kalmıştır.Bu süre zarfında danışmanı Rio'ya gitmek ister misin? diye sorar.Rio da organ alıcı uyuşmazlığı hakkında vereceği konferansa yerine Natalie yi yollamak ister.Natalie bir süre düşündükten sonra kabul eder.. Ve işte olaylar böyle başlar... Natalie Rio ya gider.O nu bir taksi alır.Ve tenha , değişik yollara gittiğini anladığında çok geç olmuştur.Natalie gözlerini açtığında ameliyat edilmiş ve hatta bir akciğeri alınmıştır.5 hafta hastanede kaldıktan sonra tekrar Brezilya ya dönmeye karar verir.Çünkü ne kaldığı hastaneye, ne doktoruna, hiç ama bir şeye ulaşamamaktadır.Luis Fernandes'le yolları kesiştiğinde Brezilya da köyü, hastaneyi ve bu işlerin peşini takip ederler..Organ mafyasından daha büyük bir oluşum..Dünya yı bu sayede istedikleri gibi ellerinde tutan..Listede sırayla önemli şahsiyetleri belirleyerek onların ömürlerini uzatırken diğerlerini yok eden... Ve macera soluksuz devam eder...
   
     Kitabı okuduktan sonra kan vermeye korkacaksınız bence bir süre.. Kan verildiğinde, kan testi yapıldığında vb hepsi Dünya nın her bir yerinden gizli bir yerde örnekler toplanıyor.Dünya nın kaderini değiştirebilecek insanların bir organa ihtiyacı olduğunda herkes kaçırılabilir, organı alınabilir..O bankada herkesin ismi, doku örnekleri kan örnekleri vb bulunduğundan , önemli insanlara ihtiyaç olduğunda bir başka küçük insanın ölümü önemsizdir!!!

 Ve filme geliyorum..Av mevsimi..Av mevsimini izlerken beşinci tüp kitabı aklımdan çıkmadı.. Organ uyuşması vb .. Bu kitapta organ nakliyle ilgili her şeyi öğreneceksiniz..Maceranın yanı sıra o kadar çok bilgi veriyor ki..

 Keyifli okumalar diliyorummmmmmmm:)

23 Temmuz 2011 Cumartesi

RUHUN ÖLÜMÜ-J.P.Sartre

Sartre'ın en etkilendiğim kitapları Akıl Çağı, Ruhun Ölümü,Bulantı ve İş İşten Geçti...
İş İşten Geçti romanını okuyup etkilenmeyen var mı acaba?
Ruhun ölümü ya da akıl çağı'nı?
Sanmam...

İnsanları tüm gerçekçiliğiyle önümüze sunmuş..İşte siz busunuz!!İşte biz buyuz!!!
Ölümü anlatmış..Son çırpınışları... Savaşı..
Savaşın ruhu nasıl öldürdüğünü en başından anlatmış..

Ruhun ölümü'nde ruhların ayrı ayrı ölümünü okuyoruz..Bedenlerin ölümü de nasıl canice gerçekleştiriliyor, okuyoruz..Zevk almak için bir zavallıya kurşun attıklarında, tren ilerlerken ölüp gidiyor arkadaşları ellerinden..
Brunet, Schneider, Mathieu,Gassou,Typo,Lambert ve diğerlerinin romanı..Onların roman içindeki savaş yorumları..Hitler i tartışmaları..Savaşın ne zaman biteceğini sorgulamaları..Özlemleri..Yok oluşları...

J.P.Sartre ın sözlerinden alıntılar:

İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.


Varolmak susamadan içmek gibi bir şeydir.


En büyük günah pişmanlıktır.


Aşk; iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır.Boşuna bir çaba, çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.


Varlığında,varlığın var olmasının söz konusu olduğu bir varlık olarak var olan bir varlığım.
Resmi payeleri hep reddettim. Legion d’Honneur’ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: Ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim halde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden , bu ödülü verenlerin konumundan dolayı , kabul edemem.
(Nobel Ödülünü reddettikten sonra)




Cehennem başkalarıdır.


İnsanoğlu özgürlüğe yazgılıdır; çünkü, bir kere dünyaya atıldıktan sonra yaptığı her şeyden sorumludur.


Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.


Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister. Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.


İşte Sartre bu romanında askerleri bir yandan anlatırken çevreyi, geçtikleri bölgelerde bulunan insanları , duyguları, zorlukları , içlerindeki korkuyu , neredeyse her şeyi öyle güzel ifade etmiş ki.. Mutlaka okumanız gereken bir roman.. En büyük düşünürlerden biri olan Sartre , romanlarına felsefesini çok güzel aktarmış..

Sartre ı seviyorum..

KAYIP BEYAZ KABİLELER-Riccardo Orizio

Aykırı yayınlarından aldığım bir kitap..Riccardo Orizio yazarı.. Merak ederek aldım.. Çok sürüklenmeden ara ara okuyacağımı düşünmüştüm.. Beni en etkileyen kitaplardan birisi oldu..Sayesinde çok şey öğrendim..Sömürgeyi anlatan , sömürülenleri anlatan , kayıp beyaz kabilelerin nasıl oluştuğunu açıklayan..Haiti nin ilk siyah cumhuriyet olduğunu bu kitaptan öğrenebilirsiniz..İnsanlar sömürgeleştirilirken neler yaşadığını da biraz olsun anlayabilirsiniz..

Kitapta hangi bölümler var ? Bölümleri gözden geçirirseniz eminim siz de okumak isteyebilirsiniz..

1.Seylan ın Hollandalı Burgherları:Ülkeyi Yönetmek
'Erkekler tvidlerini , kadınlar da en iyi iç eteklerini giyerlerdi.Yarışlardan sonra Ambalangoda ya dönüp kaybetmişsek şarap kazanmışsak şampanya eşliğinde yuttuğumuz istiridyeleri alırlardı.Sonra çiftler eşleşerek isteksizce gramafon eşliğinde dans ederlerdi.Ambalangoda şeytani dansların ve şeytan çıkartma ayinlerinin merkeziydi, ama bu büyülenmiş topluluk bir başka kayıp dünyanın parçasıydı.'
                                                                      Michael Ondaatje, Running in the family

2.Jamaika'daki Alman Köleler
'Tarihi bilirsen
O zaman nereden geldiğini bilirsin
O zaman bana sorman gerekmez
Kim olduğumu sandığımı'
Buffalo Soldier, Bob Marley

3.En Güneydeki 'Güneyliler' : Brezilya'daki Konfederasyon Taraftarları
Öyle anlaşılıyor ki, Bastardları , Fingoları ve Baralongları bize karşı silahlandırdınız.Bu durumda büyük bir kötülük yapmış oldunuz...Size Makefing'in kaybına bile neden olsa, durumu yeniden gözden geçirin..Siyahlarınızı silahsızlandırın ve bundan böyle beyazların savaşında beyazlar gibi davranın..
Mayıs 1900'de Anglo Baer savaşı sırasında Transvaal komandolarının lideri General Piet Cronje'nin yazdığı mektuptan..
Yakınlarda Winchester dan dönen bir beyefendinin bildirdiğine göre ,Yankeeler Jefferson ve Berkley de bütün sağlam zencileri askere yazıyorlarmış.Zavallı kandırılmış Afrikalı , Yankee ordusunun ön saflarına yerleştirilmek ve kendisine hiç sempatisi olmayanların yaşamını kurtarmak ve aslında onu rahat ettirmekten başka bir şey düşünmeyenleri öldürmek için iyi yürekli efendisini ve yuvasını terk ediyor.
                                                                               The Vindicator, Amerikan Gazetesi,29 Ocak 1864


4.Haiti : Papa Doc un Polonyalıları

Zengin bir siyah Mulatto'dur.
Yoksul bir Mulatto siyahtır.
              Haiti atasözü

5.Namibia: Basterlar Vadedilmiş Toprakları Nasıl Kaybetti?

6.Şekerkamışı Dükleri : Guadeloupe'da Blancs Matignonlar'la
Sırrın arkasında apaçık , basbayağı , kesinlikle bağışlanmaz bir gerçek yatıyor.Sanki olağanüstü damarlı bir kayayı yana itip yosun kaplı alt kısmındaki kıvıl kıvıl kurtlanmışlığı ortaya sermek gibiydi.Bu kadar uzun zamandır gizlenen sır ortaya çıkarılmıştı.
Shiva Naipul , Sıcak Ülke

Mutlaka okumalısınız diyebileceğim kitaplardan bir tanesi...

Keyifli okumalar diliyorum..

İZ - Canan Tan

Canan Tan - İZ
  Aslında birbirine çok benzeyen baba ve kızının öyküsü İZ...

 Babasının intiharıyla beraber kafasındaki sorulara yanıt arayan bir avukat..Babasının davasını üstlenen..Evliliği bu sebeple çıkmaza giren..Bir yandan babasını özleyerek, keşkelerle kıvranış..

 Bilmediklerinin ortaya çıkışı..Kardeşiyle tanışması..Babasının hiç bilmediği kapısının arkası..

Annesiyle babası ayrıldığından kırık kalpli bir çocuk olan bir bayan aslında romanımızın kahramanı..Türlü türlü öc alma yöntemleri yaratmış içinde bilerek..Kızgınlığı hayatını da yönlendirmiş bilerek ve isteyerek.. Babası gibi inatçı olmuş o da..İşinde iyi bir avukat..Babasından uzaklaştıkça annesiyle yakınlaşmış..Annesinin sürekli kötülemesi ve babasının hemen ayrıldıktan sonra evlenmesi de büyük etken...

Ancak babasının ölümüyle beraber içindeki tüm her şey, sevgisi , babasının hayatını gözden geçirişi , yorumlaması değişikliğe uğruyor.. Babasını özlerken bir yandan o nu affediyor..Babasını kardeşinde buluyor..Ve O nu çok sevdiğini defalarca söylüyor..

Romanımız bu kadar değil..İki çok zengin ailenin arazi davası da heyecan katıyor..

Sürükleyici bir roman..

Keyifli okumalar diliyorum..

BİTMEYEN GECE

''Bitmeyen gece '' son zamanlarda okuduğum , beni çok etkileyen bir hayat öyküsü..Mitat Enç savaşçı bir insan..Mitat Enç gibi bir kişiden etkilenmemek elde değil..Kitap bittiğinde 'engeller aşılmak içindir ' sözünü insan ilke belirleyebilir..Çabalamalıyız ..Hep çabalamalıyız.. Bazı şeyleri değiştirebiliriz..

Mitat Enç 1909 yılında Gaziantep te doğan, öğrenimini başarıyla devam ettiren bir kişi.Ancak Antep savaşı yüzünden kesintiye uğrayan ilk  öğrenimini 1923te bitirmiş.İstanbul da 1929da Hukuk fakültesine yazılmış.Hukuk eğitimi sırasında sınavlara hazırlandığı dönemde gözlerinden rahatsızlanmış.Bu rahatsızlığı ilk başlarda önemsemezken 3 yıl İstanbul da çare aramış, sonrasında Viyana da..Ve sonunda bir gözü alınmış..Sonra kör olmuş..
Bu kitapta yılmayan bir insanı okuyacaksınız..Milli eğitimde engelli bir vatandaş olarak harcanması gereken artı çabayı.. Engelliler(körler ve sağırlar) için açılan İzmir deki okulda yaşadıkları..Hissettikleri.. Müdürüyle arasındaki diyaloglar..
Ailesi , yakınları ağladığında,  yalnız dışarı çıkmasını istemediklerinde hissettikleri çok önemliydi..Bazen biz insanlar severken güvenini nasıl emebiliyoruz incinmesin diye karşımızdaki..Halbuki ona güven aşılayıp , sessizce izlemek ne kadar önemli.. Ağlamak değil çözüm yolları bulmak..
İşte Mitat Enç çabalamış, konuşmuş,anlatmış..Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretim görevlisi olmuş.. Sadece o kadar değil..Yurt dışında yüksek lisansını,doktorasını yapmış..Evlenmiş..Çocukları olmuş..Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi kurucu dekanlığını yapmış..
Belki o da kabullenseydi, boynunu büküp sadece ağlasaydı, ailesinin evinde kalsaydı hayatı bambaşka olacaktı.. O zamanlar körlere bir kaç olanak vardı..Sepet örme vb gibi..
Ama Mitat Enç yılmadı..Aksine ülkemizde milli eğitimde yanlış olduğunu düşündüklerini sesini yükselterek söyledi..Ben öğretmenlik yapabilirim dedi..İnanmayanlar artan öğrenci sayısıyla inandılar..Öğrencileri o nu sevdi.. Ben de hayatta hiç bir şeyin bizi yıldırmaması gerektiğini bir kez daha yaşadım o nunla..
Teşekkürler Mitat Enç...